4 Eylül 2013 Çarşamba

BEN DE SİZİ SEVİYORUM...

21 yıl geçti sınıfa ilk girdiğim günden bu yana... Ben bile inanamıyorum bazen. Daha yeni giriyordum sınıfa bacaklarım titreyerek ve gerçekten nasıl üstesinden geleceğimi bilemeyerek...Daha yeni imreniyordum 2. yılı olan öğretmenlere dahi...
Geldi geçti peh peh peh....
İkinci yılımdan başlayarak bir gelenek oluşturdum girdiğim tüm sınıflarda. Aslında tamamen başka bir nedenle başladım ama başka amaçlara hizmet etti olay. Biraz saptı anlayacağınız. Ama iyi de oldu. Hiç bir sapma bu kadar anlamlı ve değerli sonuçlar doğuramaz sanırım.
Dersine girdiğim öğrencilerden ilk bir ay geçtikten sonra bana kendi tarihlerini anlatmalarını istedim. "Tarih dersi geçmişiniz nasıldır? Neleri anlamadınız.? Sizce neden anlamıyorsunuz? ... "gibi. Amacım o konuları daha özenle anlatmak, öğrencilerime özellikle zorlandıkları yerlerde özel ilgi göstermekti. Bu durumu paylaştığım ilk sınıfta bir öğrencim " Sadece Tarihten ya da derslerden mi bahsedeceğiz yani" deyince birden uyandım. " "Hayırrr tabi ki istediğinizi yazabilirsiniz. Kendi özelinizde paylaşmayı uygun bulacağınız ve dileğiniz her şeyi yazabilirsiniz.Okumaktan çok mutlu  olurum."dedim.
Heyecanla bekledim ilk yazıları... Ve öyle şeyler geldi ki ben bile bu kadarını tahmin edemezdim. Öyle şeyler yazdılar ki ağladım bazen, bazen güldüm. Bazen sessizce aktı gözyaşlarım bazen sessizlikte çınladı kahkahalarım. Bazen utandım sırada gördüğüm o çocuk muydu bu cümleleri kuran. Bazen kızdım kendime hiç mi bakmadın hiç mi anlamadın diye... Bazen şok oldum o kantinde neşeli kahkahalar atan kız mıydı her gece içen babasından kendini sokağa atarak kurtaran...
Her türlü duyguyu yaşadım derinden ve çok şey öğrendim özellikle de mesleğimi öğrendim onlardan.
Ben çok şanslı ama aynı zamanda çok iyi bir öğretmen oldum. Çünkü benim öğretmenlerim çok iyi idi. O öğretmenler öğrencilerimdi. Onlar neyi nasıl yapacağımı tek tek ve çok iyi öğrettiler bana...
Her sene her sınıfta her biri üşenmedi anlattı, yazdı, baktı, konuştu, gülümsedi ve anlattı bana...  
İsimleri farklıydı. Tipleri farklı idi. Ama duygular hep aynı. Onlar hep benim yanımda oldular. Annemi kaybettim benimle ağladılar, hastalandım sınıfa çorba getirdiler, eve geç geldim, telefonlarına cevap vermedim diye merak edip hastaneleri dolaştılar, dersaneye birlikte yürüyelim diye dolmuşların önünü beklediler, derse gelmedim diye soluğu kapımda aldılar, doğum günlerimde kapımı, evimi çiçeklerle doldurdular...
Bana öylesine güzel öylesine anlamlı öylesine unutulmaz anlar yaşattılar....
Ve bir gün biri çıkıp dedi ki üstelik " Bizi sevdiğiniz için teşekkür ederiz.." Nasılda dolmuştu gözlerim gözleri gözlerimde iken, nasıl da ağlamıştım  hem de burnumu çeke çeke ...
Onlar beni o kadar çok sevdiler ki nefesim kesilirdi. Benim onları sevmemem imkansızdı.



Bilirler bazı geleneksel cümlelerimiz vardı. Bu da onlardan biri oldu daima... " Ben de sizi seviyorum. Hatta işi abartmıştım. Her durumda kullanıyordum bunu. Günaydın demeden mi geçti yanımdan seslenirdim ardından
" Biz eskiden selamlaşırdık sana da günaydın ve bende seni seviyorum" diye.  Hele de onların hoşlanmayacağı şeyler söylediğimde ya da yaptığımda da (örneğin derse geç geldiği için "Sen şimdi elbette fazladan test çözmek istersin, ben şimdi sana nasıl hayır diyeyim. Tabi ki çözebilirsin canım benim değil mi? dediğimde ) ve onlar  bu durumdan hoşlanmayıp bir şey söyleyemediğinde de içlerinden geçenlere tercüman olmak için de kullanırdık bu cümleyi.... " Canım canım biliyorum gerçekten beni çok seviyorsun. Hele şu an bu duygun tavan noktasında eminim. Anlıyorum seni.. İnan bana ben de seni çok seviyorum :) " gibi...
Her ne kadar muhabbet dolaylı cümlelerle geçip sataşma içerse de duygular konusunda hep samimi hep dürüst olduk :) Ben onları hep sevdim taa ilk günden ....

Yakında özellerini ve elbet isimlerini açıklamadan paylaşımlarda bulunacağım sizlerle... Hatta ileride bir kitaba dönüştürmek bile olabilir... Ve sanırım sınavlara hazırlanan öğrenciler için, anne babalar için, öğretmenler için, rehber uzmanlar için, hatta belki psikologlar için çok iyi bir kaynak olacaktır. İlk elden kaynak. Doğrudan aracısız anlatılan duyguları ile "Biz de vardık. Biz de bunları yaşadık. Biz de bunları hissettik" diyecekler bağıra bağıra...
Hatta belki imza günü yapıp bir araya geleceğiz tekrar.

Hepinizi öpüyor ve kucaklıyorum sevgili öğrencilerim ... ve biliyorsunuz ya
"Ben de sizi seviyorum... "

5 yorum:

  1. Gülümsedim okurken, her yazınızda olduğu gibi yine,yeniden...Uyandığımız her yeni güne bir günaydın çakarak başlıyoruz. Neler yaşıyoruz o 24 saatlik zaman diliminde. Akıp giden zamana hayıflanarak bakıyor, el sallıyoruz çoğu zaman bize geri dönmeyeceğini bilerek.Tarihimiz ne hikayelerle doluyor.Kendimizi tanıyarak mı yaşıyoruz bize biçilmiş bu ömrü, yoksa birilerinin bizlere sunduğu ömür mü yaşadığımız?
    Her sabah uyandığınızda aynaya bakarak harika bir gülümseme ile günaydın dediğinizden eminim. Aklınızdan geçirdiğiniz her şeyi bir bir gerçekleştirdiğinizi de görüyorum ve bundan keyif alıyorum. Eğer şimdi sıra bir kitaba geldiyse, bunun için harika adımlar atacağınızdan da eminim. Tam vakti dediğiniz an o kitabı okumaktan fazlasıyla mutluluk duyacağımdan emin olabilirsiniz.
    Hayat seçimlerimizden ibaret!Seçimlerimizin sorumluluğunu aldığımızda sanırım başarı ve birbirini kovalayan diğer tüm şeyler bir bir geliyor.
    Yaptığınız bu işlerde mutlu olduğunuzu, keyif alarak her güne uyandığınızı ve o günü bitirdiğinizi görmemek elde değil.Bu kitapla size dair muhteşem bir iz bırakacaksınız. Sevgiler- Sibel Öztoprak :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Gülümsedim yorumunu okurken. Tıpkı seni düşündüğüm seni gördüğüm ve seninle konuştuğum zamanlarda olduğu gibi...
    Duyguların, düşüncelerin, iyi dileklerin ve bunları paylaşma nezaketini gösterdiğin için teşekkür ederim...
    Samimiyetinden kuşku duymadığım güzel insan... biliyorum ki hayat sana harika şeyler hazırladı ve sunmak için uygun zamanı bekliyor. Çünkü sen ben gereken mücadeleyi vermeye hazırım mesajını hayata çoktan verdim. Dünya tersine de dönse bildiğimi inandığımı yapar ve arkasında da gururla dururum demeyi bildin. Başın dik alnın açık olmayı seçtin. Mücadelen ve azmini gönülden takdir ediyorum...
    Buna ihtiyacın olmayacak biliyorum ama sadece hislerimi anlatmanın bir ifadesi olarak "Yolun çok çok açık olsun " diyorum....

    YanıtlaSil
  4. O kadar onemli ki ogretmen bir insanin hayatinda ve bazi ogretmenler yillar gecsede o kadar degeri artarak kaliyor ki insanin gönlünde. . Ogrenciniz olmak isterdim bende. Sizin gibi bir öğretmene sahip olmayi gercekten cok isterdim.. elinden tebesiri birakip ders ortasında bizimle siirler paylasan evindeki guzel seyleri bizimle paylasan ilk defa alkol alip deli gibi sarhos oldugum lise mezuniyet gecemde beni sahiplenip evine götüren yuregi guzelliklerle dolu cocugunu tek basina buyutmeye calisan bir semanur hocam vardi lisede. Simdi buyudum anne oldum ama portakalin tam icilmeden once suyunun sıkılması gerektigini makarnanin suyunun suzulunce vitaminin gittigini,ondan ogrendim ve cocugumu yetistirirkenuyguluyorum :) umarim cocugumun hayatindada sizin gibi semanur hocam gibi ogretmenler olur.. sevgiyle kalin

    YanıtlaSil
  5. Belli ki sık sık anıyorsunuz Semanur Hocanızı... Bir defa da hatırlamanıza ben sebep olduğum için çok sevindim... Bende Semanur Hanım ın öğrencisi olmak isterdim gerçekten... Öğretmenlikte en önemli şey öğretilenlerin kalıcılığı değil mi zaten... Ve hepimiz her daim öğrenci her daim öğretmeniz aslında... Bir derslikte karşılaşmasak da görüyorum ki güzel şeyler paylaşacağız... Dünyanıza girmeme izin verdiniz teşekkür ederim ve siz de benim dünyama hoşgeldiniz...

    YanıtlaSil