Beni seven ve her zaman destek olan bir eşim, biri böcek biri böcük dünya tatlısı 2 kızım var. Bir evim ve ihtiyacım olan tüm eşyalarım var. İstediğim saattte arayabileceğim ve her aradığımda " ah canım nasılsın" diyen bir kaç dostum, birlikte olmaktan keyif aldığım onlarca arkadaşım var. Kendi ayaklarımın üzerinde durmamı sağlayan, başarma inancımı destekleyen bir işim, dünyamı zenginleştiren ve dünyalarına girmeme izin veren onlarca insanla tanışmamı sağlayan bir ofisim var. Sabah ofisimin kapısını açtığımda " ohhh huzur " var. Ve aynı hissi paylaşan " hocam gerçekten kapıyı açtığımda huzur buluyorum" diyen, gözlerime bakıp gözleriyle anlayan bir çalışma arkadaşım, bir sevgili asistanım var.
Evden ofise gelmek için durağa yürüyebildiğim bacaklarım var. Bugün biraz kitap taşıdım ofise isteyenler okusun diye ve yol boyunca çok net hissettiğim iyi ki kollarım var, ellerim var. Otobüsle gelirim sabahları ofise... Otobüse binebilecek param var. Kalabalık olur genelde otobüsler yine de yol boyu kitabımı okuyabildim, yer verme nezaketini gösteren insanlar hala var. (Sanmayın ki bu yer verme yaşımdan ve görüntümden sadece nezaketten...Yoksa ben yıllardır 18 imden gün almadım :):) )
Ofise geldim. Beni her anlamda gülen yüzü ile kapıda karşılayan gönlü de yüzü de güzel asistanımla kucaklaştıktan sonra sabah sohbetimizi yaptık. Dünün gecenin kritiği, bugünle ilgili planlar tasarılar, ve elbet gelecek hayallerimiz....
Odama ve masamın başına geçtim.. Önce her zaman ki gibi bilgisayarımı açıp mesajlarımı kontrol ettim sayfalarıma eklemeler yaptım derken blogda bir yorum...
" Bloğunuzda o kadar pozitif bir enerji var ki; yazı karakteri, renkler, konular, ele alış ve yorumlarınız..Okunmaya ve izlenmeye değer, hep böyle kalın :)"
Nasıl bir mutluluk duydum içimde nasıl bir gülümseme yayıldı yüzüme tarif edemem...
O zaman işte üsttekileri yazmak ve paylaşmak istedim.
Evet tüm sahip olduğum şeylere şükürler olsun. Hayat bana benim tahminimin düşlerimin bile ötesinde şeyler bile sunuyor bazen.. Hayat bana hep sunmak için bekliyor. Bana ise sadece istemek kalıyor.
Hayatıma giren çıkan herkese şükür, büyümeme olgunlaşmama yardımcı olan her olaya şükür.... Biliyorum ki o insanların da o olaylarında bir nedeni ve bir sonucu vardı. Bir görevleri vardı. Görev yerine geldi ise çıkıp gittiler, öğrenmem gereken şeyler varsa hala hayatımdalar.... Ben de bana öğretecekleri şeyler olduğunun bilinci ve farkındalığı ile beklemekteyim.
Ve elbet yarın haftaya seneye belki ... sahip olacağım şeyler içinde şimdiden şükrediyor ve açıyorum kollarımı ve tümüyle kabul etmek için bekliyorum...
Aydın'dan Kastamonu arası düşündürücü olmasa ,ilk fırsatta yüzyüze tanımayı çok isterdim sevgili Ayşegül'ü..Ben de her sabah sevdiğim bir insanla uyanmanın, okul telaşıyla koşuşturan oğlumun sedasıyla şükrederek başlıyorum yaşama.Devlet kurumunda çalıştığım için ve masasından dolabına herşey kahverengi olsa da çiçeklerle küçük objelerle süslediğim bir masam ve işim var, cebimde umutlarım, şükrettiğim sağlığım var, insan daha ne ister?
YanıtlaSilBugün eşime bahsettim bloğunuzdan, böyle cıvıl cıvıl, kıpır kıpır dedim.Fırsat buldukça bütün yazılarınızı okumaya başladım sonra..Seni/sizi tanımakla şanslı olduğumu anladım.
Nice güzel paylaşımlarda, günlerde görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın:)
:)) Yorumunuzu okudum ağzım yine taaa kulaklarımda... Hatta hemen okudum çalışma arkadaşıma... ve şöyle bir ses geldi okumam tamamlandığında.. " vayyyyyyyy " :)) bilmem anlatabildik mi bu sıcacık ve çok içten etkinizi sanal ortamda ..
YanıtlaSilİki insan arası kaç km dir diye sormuştu bir arkadaşım!!!!... Bıraktığımız yerden başlayabiliyorsak konuşmamıza hatta sessizliğin sesini yaşayabiliyorsak aramızda budur derim her zaman hayatımda... mesafelerin ne önemi var ... kaldı ki dünya küçük, kaldı ki ne bekliyor bizi daha hayatta kimbilir... Ki bazen yollarda incir satan çocukları görüp durduğumuz ağzımızda incirin muhteşem tadı ile gitmedik de değil Aydın yollarında... Küreselleşen dünyada mesafeler çok kısa... Bir merhaba " hoşgeldiniz hayatıma benden size zarar gelmez" demek değil midir? Ve kimbilir belki bir gün Karadeniz görmek ister gözler, az tuzlu, dalgalı ve serin sularda buluverir kendini.. Ki başkadır Karadeniz, başkadır bizim dalgalarımız...
Paylaşmak, paylaştıkça zenginleşmek ve kimbilir bir gün görüşmek ve gülüşmek üzere... :))) Sevgiyle kalın...