19 Eylül 2013 Perşembe

MAZERETLERİMİZ...

Dün çok yoğun ama bir o kadar da keyifli ve verimli bir gündü... Vaktim olsaydı kesinlikle de yazmak istediğim bir gündü.. Hem de çok eğlenceli bir yazı olacaktı ama ne yapalım yoğunluk... Şansınızı kaybettiniz. Artık bu yazıda bahtınıza ne çıkarsa.. :)))
Ofiste daha öncede söylediğim gibi okumaya çok çok önem veriyoruz. Okumaya zaman ayırmak ve önemsemekle kalmıyor okutmaya da ayrı bir özen gösteriyoruz. Hatta zebani gibi dikildiğimiz oluyor dersem yanlış olmaz. Özellikle berard eğitimi alanlar... Ki zavallılar her gün en az bir seans almak zorunda olduklarından her gün bu sorulara maruz kalıyorlar. Dün kitap okudun mu? Ne kadar okudun? Ne kadar kaldı? Şimdi neye başlayacaksın? O ne zaman biter?
Sıkıştırmalarımız öyle bir hale gelince artık seansa erken gelen ya da beklemek durumunda kalanlar o süreçte de çantalarından kitabı çıkarmak  ve beklerken okumak alışkanlığı edindiler...  Ki okunan kitap her an yanlarında olmalı. Öyle değil mi ne zaman okumak için uygun bir an doğar bilemeyiz en iyisi hazır beklemek...
Her gün bu sorulara cevap vermek zorunda kalmaktan bıkıp okumaya başlayanlar çok olduğu gibi, çokkk farklı mazeretlerle okuyamadığını dile getirenler de olmuyor değil... misafirim geldi, banduma yaptım ( Kastamonu'ya özgü bir yemek olup bu yazıdan sonra mutlaka araştırılmalı hatta görsellerden bakılmalı ve ağızların suyu akmalıdır... ), facede sohbete daldım, fotoğraf derledim, nöbetci olduğum güne saklıyorum, turşu yapmak için alışveriş yaptım... (Ama hocam turşuyu yapayım valla size de getireceğim diye sözler bile verildi. Ama sanmayın ki bu rüşvete kandık ve eridik. Yinede imalı bakışlar atıldı, laflar vuruldu, kaprisler yapıldı... ) 
Özellikle dün mazeret üretenler ve ilginç mazeret üretme  konusunda nerdeyse bir yarış vardı... ASM'de berard eğitimini alanlar kendinden önceki ya da sonraki seansla sürekli karşılaştığı için da bir süre sonra selamlaşmaya hatta konuşmaya başlar genellikle.. Dün bu konuda da aştık. Kitabını aksatanlardan biri diğerine sesleniyordu. " ne oldu turşuyu yapabildiniz mi???" Tam bir kahkaha tufanı oldu tabii....

Seviyorum ofisimi....



2 yorum:

  1. Banduma:)
    Ben bunun kıymalısını denemiştim,harika bir tat:)
    Ayrıca çalıştığınız yeri benimsemek önemli bir süreç değil mi,işini ya da ortamını sevmeyip de mecburen çalışmak zorunda olan kişilerin yanında şanslı hissediyorum kendimi..
    Hep mutlu olmanız dileğiyle,sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. :) fikrinizin olması çok güzel.. ancak banduma ibi (!!!) pişirildikten sonra onun suyu ile yapılınca anlam kazanır...
    ve teşekkürler.. kesinlikle şanslıyım. Ama kesinlikle şansımı kendim yarattım... Ya işini seveceksin ya da seveceğin hale getireceksin prensibi....

    YanıtlaSil